Özgürleşmenin anahtarı Mamdani'yi başa getiren halkta!

Özgürleşmenin anahtarı Mamdani'yi başa getiren halkta!

Zohran Mamdani'nin, New York’u dünya kapitalizminin merkezi Wall Street'in arka bahçesi olarak gören zengin ve kudretli çevrelerin adayına karşı kazandığı zafer, sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde değil, tüm dünyada sol tarafından büyük bir sevinçle karşılandı.

Bu sevinç elbette anlamlıdır çünkü öncelikle seçimlerden bir gün önce Mamdani'ye "komünist" yaftasını yakıştırıp New Yorkluları belediyeye yasal olarak ödenmesi gerekli olanlar hariç tüm federal fonları kesmekle tehdit eden ön-faşist Trump'a esaslı bir tokat anlamına gelmiştir seçim sonucu. New Yorkluların yarısından fazlası (yüzde 50,4) Trump'a, Mamdani'ye oy vererek yanıt verdi.

Bu seçimde Mamdani'nin programının her şeyden önce sınıf mücadelesine dayanıyor olması da son derece önemlidir. Mamdani seçim kampanyasında başka konular da ele almıştır. Bunlardan bazılarına ileride değineceğiz. Ama esas programı, New York'u "yaşanabilir" bir şehir haline getirme sloganı çerçevesinde, temel ihtiyaçlar konusundaki meselelerden oluşuyordu: ucuz, hatta ücretsiz ulaşım, kiraların dondurulması, hayat pahalılığını kontrol altına almak için belediye marketleri açılması, çalışan aileler için kreşler vb. New Yorklular Mamdani'ye ezici bir çoğunlukla oy verdiler, çünkü şehrin nüfusunun çoğunluğu işçi sınıfındandır. On yıllardır eşitsizliğin ve sefaletin hızla arttığı bir şehir ve ülkede bunlar hayati meseleler. New York belediye başkanlığı seçimlerinde yaşananın en önemli yönü budur: İşçi sınıfı, yarı uyur haldeki ABD solu da dâhil olmak üzere tüm topluma, şimdilik sandık yoluyla da olsa, sınıf mücadelesi vermeye hazır olduğunu göstermiş bulunuyor.

Trump 2016'da ilk kez aday olduğundan beri, Trump'ın popülaritesinin ana kaynağının, öncelikle, uzun zamandır Wall Street'in partisi haline gelen Demokrat Parti'den uzaklaşan ve ön-faşizme tuzağına düşen ABD işçi sınıfı olduğunu ısrarla vurguluyoruz. New York belediye başkanlığı seçimi, Trump sorununa çözümün sınıf mücadelesine geri dönmek olduğunu gösterdi. Wall Street'in arka bahçesinin yüzde 50,4'ünün, "sosyalizm"i yüksek sesle ve açıkça savunan bir adaya oy verdiğini unutmayın. Bu, fiili olarak sınıf mücadelesinin ta kendisidir.

Eğer durum böyleyse, bu aynı zamanda Zohran Mamdani'nin bir lider olarak sınırlarını da ortaya koyuyor. Mamdani, Amerika Demokratik Sosyalistleri'nin bir üyesidir ama bu örgüt, kararlı bir şekilde Demokratik Parti içine yerleşmiş reformist bir sosyalist örgüttür. İşte tüm sürecin temel çelişkisi burada yatmaktadır. Mamdani'nin Demokratik Parti'nin adayı olarak yarışmış olması, vaatlerini yerine getirmesinin önünde aşılmaz bir engel oluşturmaktadır.

Mamdani, en büyük rakibi olan, New York kentinin de bağlı olduğu New York eyaletinin eski Demokrat valisi ve dolayısıyla parti içinde güçlü bir şahsiyet olan Andrew Cuomo'yu iki kez yenilgiye uğratmış bulunuyor: İlk kez Demokrat Parti ön seçimlerinde, ikinci kez ise şimdi. Cuomo ön seçimde 12 puanlık bir farkla yaşadığı yenilgiye rağmen bağımsız aday olarak yarıştı bu seçimde. Ona bunu yapma cesaretini veren neydi? New York şehrinin para babalarından aldığı destek! Bu zenginlerin çoğu, Demokrat Parti'ye büyük bağışlar yapan kapitalistler. Bu kesim, Mamdani'nin New York'un sıradan halkına, temizlik işçilerine ve hademelere, hemşirelere ve öğretmenlere, apartman görevlilerine ve garsonlara, kısacası Manhattan'ın finans merkezinde dünyanın geri kalanı ülkelerinin parasını iç etmekle meşgul geçirdikleri yorucu bir günün ardından şehrin üst sınıflarına hayatı keyifli hale getiren herkese önerdiği sınıf mücadelesi gündemi karşısında öfke ve tiksinti ile kıpkırmızı olmuştu.

Böylece Mamdani, sözde adına yarıştığı partinin iç yapısına karşı yarışmak zorunda kaldı. Ve Wall Street takımının, bu zengin şehrin konutlarının mal sahiplerinin ve sıradan kapitalistlerinin çabaları karşılığını aldı, amaca tam hizmet etmese de. Mamdani ile Cuomo arasındaki 12 puanlık fark, Mamdani'nin çok iyi bir skor elde etmesine ve üçüncü bir adayın, bir Cumhuriyetçi Partili adayın varlığına rağmen, 9 puana indi (Mamdani'nin %50,4'üne karşı %41,6). Bu üçüncü adaya, Cumhuriyetçi olmasına rağmen Trump bile sahip çıkmadı. Ama adayın kendisi diretti ve çekilmedi. Eğer yarışın erken aşamalarında (önceki Demokrat belediye başkanı Eric Adams'ın yaptığı gibi) çekilseydi ne olacağını bir düşünün. Cuomo'nun aldığı %41,6'ya, bu adayın aldığı %7,1 eklendiğinde, toplamda %49'a yakın bir oy oranının durumu tamamen değiştirebilecek bir potansiyel yaratacağını görmek zor değil.

Ortada elle tutulur bir çelişki var. Zengin bağışçıların kendi partilerinin adayına karşı çalıştığı bir partiden bahsediyoruz. Şunu da ekleyelim: Mamdani onların gözüne girmek için ve onları yatıştırmak için taviz üstüne taviz verdi. (Mamdani'nin New York City'deki kapitalist sınıfla yaptığı müzakereler ve onlara verdiği tavizler hakkında sonraki yakın zamanda bir yazı daha yazacağız.)

Bu nedenle, seçim sonuçlarının pırıltısı dolayısıyla verdikleri oydan çok gurur duyan solcular dikkatli olmalı: On yıllar ve yüzyıllar boyunca tam da o sınıfın egemenliğine hizmet etmek için biçimlendirilmiş ve inceltilmiş bir silahı, zenginlerle, kudretlilerle savaşmak için araç olarak kullanmak olanaksızdır!  Mamdani'nin New York’un işçi sınıfına, bırakın sosyalizmi, vaatlerinin en ufak bir kısmını bile yerine getirmesi ancak Wall Street Partisi'nden (diğer adıyla Demokrat Parti) kopmayı gerektirir. New York’un emekçi halkını, bundan sonra hayatlarında büyük bir iyileşme olacağı fikriyle kandırmamalıyız. Yunanistan'ın Çipras'ını ve Şili'nin Gabriel Boric'ini hatırlayın. Ne kadar çok solcunun daha iyi bir gelecek hayal ettiğini ve sonra hayal kırıklığına uğradığını hatırlayın. Hayal kırıklığına uğramış işçi sınıfının daha iyi bir yaşam mücadelesinde ne kadar geriye düştüğünü hatırlayın.

Öyleyse ne yapmalı? Mamdani’ye güvenip oturmayın. Örgütlenin. Tek çözüm budur. Ama işçi sınıfına gidin. Aydınlar, öğrenci toplulukları, sanatçı çevreleri (New York'ta ne güzel ki bolca var onlardan) ve her türden tasarımcılar arasında ne kadar örgütlenirseniz örgütlenin, bu önümüzdeki mücadelelere çok sınırlı bir katkı sağlar. Tüm vaatlerin yerine getirilmesini takip etmek ve denetlemek için işyeri komiteleri ve mahalle konseyleri kurun. Mamdani'ye oy verdikten sonra, mutena semtinizdeki evinizin mahremiyetine çekilirseniz, bu, kendinizle gurur duyacak hiçbir şey yapmadığınız anlamına gelir.

New York şehrinin güzel ve cesur insanları, "zenciler" ve "Latinler", Müslümanlar ve Asya kökenli Amerikalılar, "Wasp"lar ve anti-Siyonist Yahudiler, bu dönüm noktasında yapabileceklerinin azamisini yaptılar: Dünya kapitalizminin kalp atışlarını düzenleyen şehirde, kendini açıkça "sosyalist" olarak tanımlayan bir adaya oy verdiler! Şimdi Amerikan solunun görevi, bu insanları komitelerde, konseylerde, mahallelerde ve işyerlerinde, ICE (buz)kırıcılar ve mal sahibi tepeleyenler, sendikalar ve öz savunma komiteleri olarak örgütlemek, böylece Trump'ın proto-faşizmine bir alternatifin ufukta belirmesini sağlamaktır.

Unutmayalım ki, Mamdani, yarattığı nesnel sonuçlar açısından ele alacak olursak, New York seçiminde, 2028 başkanlık seçimleri için de bir adım atmış olmaktadır. Üçüncü bir dönem başkanlık için inat edecek olan Donald Trump'ın veya halefi kim olacaksa, J. D. Vance veya Jared Kushner veya Donald J. Trump Jr.’un rakibi olarak başkanlık seçimleri için Demokrat Parti’nin bir başka temsilcisine, mesela Alexandria Ocasio-Cortez’in ön seçimlere adaylığını koyabileceğini unutmayın. Mesele bu kadar önemlidir. Oyunuzun yeni bir Çipras veya Boric'in kariyerine basamak olmasına izin vermeyin.

Sadece iyi örgütlenmiş bir sınıf mücadelesi Amerika'yı ve dünyayı yeni yüzyılın belasından kurtarabilir.