İsrail ve ABD mevzi kazanıyor, Siyonizme ve emperyalizme nefes aldırmayalım!

İsrail ve ABD mevzi kazanıyor, Siyonizme ve emperyalizme nefes aldırmayalım!

Batı Asya (Orta Doğu) son dönemde birçok gelişmeye sahne oldu. Arkasına Trump’ı alan Siyonist saldırganlık her geçen gün artıyor. Suriye’de yaşanan gelişmelerin ardından İran ve Hizbullah’ın da güç kaybetmesi ile birlikte Filistin halkı Siyonistlerin saldırıları karşısında daha da savunmasız hale geliyor. Aslında işler başta iyi gidiyordu. İsrail askerî ve siyasi hedeflerine ulaşamadan Gazze’ye yönelik saldırısını bir ateşkes ile durdurmak zorunda kalmış, Yemen’in saldırıları karşısında çaresizlik yaşamış ve uluslararası mahkemelerde açılan davalarla sıkışmıştı. Ardından yaşanan gelişmeler bu iyiye gidişi kötüye çevirdi. Lübnan’da Direniş Ekseni güçlerinin saldırılarını durduran bir ateşkes, Suriye’de tekfircilerin İsrail’in lehine zaferi ve İran destekli güçlerin ülkeden kovulması İsrail’in elini güçlendirdi. Şimdi de ABD, Yemen’i bombalıyor, İran’a yeni ültimatomlar veriyor ve Gazze’ye yönelik etnik arındırma planlarından geri adım atmıyor. İsrail ise 18 Mart’ta Gazze’de, 28 Mart’ta da Lübnan’da ateşkes anlaşmalarını bozdu ve katliamlarına kaldığı yerden devam ediyor. Tüm bunlar olurken, bir sene öncesine kıyasla dünyadan çok daha az karşıt ses yükseliyor.

Gazze’deki Siyonist saldırılar beklenmediği kadar güçlü bir geri dönüş yaptı. Netzarim adı verilen ve Gazze’yi kabaca ikiye ayıran koridor tekrar Siyonistlerce ele geçirildi. Bu sayede İsrail’in kolaylıkla yeniden kara harekâtına başlaması olanaklı hale geldi. Bu arada yeni hava saldırıları başladı. İlk gün katledilen Filistinlilerin sayısı 500 dolayındaydı. Sivil-asker ayırt etmeyen bu saldırılarda Siyonistlerin öncelikli olarak Hamas’ın sivil görevlilerini hedef aldığı anlaşıldı. Amacın, örgütün Gazze’deki sivil hayatı yönetmesini olanaksızlaştırıp Gazze’nin geleceğinde görev alamayacak bir hale getirilmesi olduğu açık.

Ateşkesin İsrail tarafından bozulmasının öncesinde İsrail ordusu Gazze’ye yönelik yardım malzemelerinin girişini engellemeye başlamış, Yemen’deki Ensarullah ise buna yanıt olarak yardım girişlerinin başlatılmaması durumunda İsrail’e yönelik deniz saldırılarına tekrar başlayacaklarını belirtmiş, sonra da Ben Gurion Havalimanı’nı geçici bir süre işlemez kılacak denli etkili saldırılar düzenlemişti. Bunu ABD’nin Yemen’e yönelik yeni bir saldırı dalgası takip etti. Sana, Umran ve Sada kentleri başta olmak üzere ülkenin farklı noktalarındaki Ensarullah yapıları ABD tarafından hedef alındı.

İran’a yönelik tehdit görevini de ABD üstlenmiş bulunuyor. Trump, Mart başında İran’ın yeni bir nükleer anlaşmaya yanaşmaması durumunda yeni yaptırımlar uygulayacağını, hatta İran’ı bombalayacağını söyleyerek İran’a iki ay süre verdi. İran doğrudan görüşmelere sıcak bakmasa da aracılar üzerinden ABD ile pazarlık yapacağını açıkladı, ancak Trump’ın saldırı tehdidi geçmiş değil. Nisan ayı bu anlamda önemli olacak.

Bu arada İsrail, Lübnan’da Hizbullah’a yönelik nokta saldırılarına başladı. Gerçi 27 Kasım’da başlayan ateşkesin koşullarını hiçbir zaman tam olarak yerine getirmemiş, Lübnan’da işgal ettiği en az 5 noktadan çekilmeyi reddetmişti ama ilk kez bir hava saldırısı yapıyordu. Geçtiğimiz ayın sonlarında Beyrut’a yönelik yaptığı iki saldırıyı yenileri de izleyebilir.

İsrail’in gelinen bu yeni aşamadaki ana hedefi, Filistin direniş örgütleri ile masaya yeniden oturması durumunda elini öncekinden daha güçlü kılacak bir pozisyon elde etmek. Ayrıca Netanyahu açısından ateşkes sonrasında hükümetten ayrılan Ben Gvir’in geri kazanılmasının, bu sayede hükümetin güçlendirilmesinin ve içeride rakiplere yönelik yeni operasyonlara girişilmesinin yolu da yine daha fazla Filistinli öldürmekten geçiyor. Dolayısıyla İsrail saldırmaya devam edecek. ABD’nin de Trump liderliğinde Batı Asya’da İsrail’e açık çek veren ve saldırgan politikasını izleyeceği açık. Ülkemizde istibdad rejimi tüm bu olanlar karşısında ABD’ye ve İsrail’e karşı hiçbir gerçek tavır almamakta. İş yine memleketin işçi ve emekçilerine, Filistin halkının gerçek dostlarına düşüyor.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2025 tarihli 187. sayısında yayınlanmıştır.